Bunlar korunmasız cinsel ilişki sırasında kişiden kişiye vücut salgıları yolu ile veya nadiren de olsa kan, kan ürünleri nakli, cerrahi girişimler sırasında, doğum esnasında emzirmekle veya bebek doğmadan da bebeğe bulaşabilen bir grup hastalıktır.
Bunlar hangileridir;
- HPV (Human Papilloma virüs),
- Clamidya trochomatis,
- Gardnerla vajinalis,
- Neisseria gonorrhea (bel soğukluğu),
- Hiv virüs (Aids),
- Trikomanas vajinalis,
- Trepanoma pallidum (sifiliz),
- Herpes simplex tip 2,
- Mycoplasmalar-Üreoplasmalar,
- Hepatitler (hepatit B ,hepatit C)
- Molluskum contagiosum (pox virüs),
- Uyuz (mikroskopik parazit)
Bunlar nasıl tespit edilir : Bunların çoğu rahim ağzı ve rahimden alınan sürüntüden yapılan pcr testi veya kültür, bazıları da kan testi ile tespit edilebilir. Bu hastalıklar genellikle önlenebilir , erken tespit edildiğinde hasar oluşturmadan etkili bir şekilde tedavi edilebilir.
Hpv: Human Papilloma virüs): Genital siğillerin ve rahim ağzı kanserinin nedenidir, 50 yaşına kadar olan kadınların %80’i HPV geçirmişlerdir, artık daha yakından tanınan ve genetik özellikleri de iyice bilinen bu virüse karşı oldukça etkili aşılar mevcuttur.
Gardnerella vajinalis: Bu bakteriyel vajinozis denen bir hastalığın etkenlerinden biridir.
Bakteriyel vajinozis: Vajinada doğal olarak bulunan bakterilerin dengesinin bozulması ve bazılarının aşırı çoğalmasının nedeni olduğu bir tür vajina iltihabıdır. Vajinanın PH sının yükselmesi başta gardnerella vajinalis olmak üzere diğer bakterilerin çoğalmasına neden olur.(vaginal flora bozulur).
Vajinal flora: Vajinal flora farklı bakteri türleri ve bu bakterilerin farklı miktarını içerir ve bu bakteriler hassas bir denge içinde bir arada bulunurlar. Vajina da genellikle laktobasiller daha fazladır. Sağlıklı bir vajinanın pH aralığı 3,8-4,6 arasındadır. Vajina florasında en fazla bulunan laktobasiller vajinanın asidik kalmasına yardımcı olur. Yeterli laktobasil yoksa vajinal pH 4,6 dan daha yükselir, vajina yeterince asidik olmaz ve enfeksiyonlara açık hale gelir.
Bakteriyel vajinozis belirtileri :
- İnce, kirli beyaz veya yeşil vajinal akıntı,
- Kötü vajinal koku (çürümüş balık kokusu-ilişki sonrası sık olarak),
- Vajinal kaşıntı,
- İdrarda yanma,
Gardrenella vaginalis, vagenin normal florasında bulunan bakterilerden biridir, vagende diğer bakterilerle dengede olduğundan bir hastalık etkeni olmaz, ancak aşırı çoğaldığında bakteriyel vajinozis gelişir, yani bu bakteri tek başına bakteriyel vajinozise neden olmayıp floranın bozulmasından sonra buna neden olur.
Gardnerella vaginalis normal vajina florasında bulunduğundan cinsel yolla bulaşan bir hastalık olarak kabul edilmez ama cinsel yolla da bulaşabilen bir hastalıktır.
Klamidya Trochomatis: Klamidya enfeksiyonu bir çok ülkede en sık görülen bakteriyel kaynaklı cinsel yolla bulaşan hastalık etkenidir. Bu bakteri serviks, üretra ve rektumda bulunur.
Klamidya bir çok zaman hiç belirti vermeden asemptomatik seyreder, klamidya belirtileri genellikle etkene maruz kaldıktan 1-3 hafta sonra görülür, ancak çok daha sonra da ortaya çıkabilir. Genelde belirti vermemesine rağmen bazı kadınlarda hafif sarımsı akıntı, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, kızarıklık, şişlik gibi nonspesifik belirtilere yol açar. Kadınlarda pelvik enflamatuvar hastalığa neden olur.
Klamidya ile enfekte bir gebe doğum sırasında bebeğine de bulaştırabilir, bu bebekte gözde enfeksiyona ya da zatürreye neden olabilir.
Tedavisi oldukça basit ve güvenilirdir, korunmasız cinsel ilişkiden kaçınmak gerekir ve tedavisi partnerle birlikte olmalıdır.
Neisseria gonorhea (bel soğukluğu): Gonokok adı verilen bir bakterinin yol açtığı bir enfeksiyondur. Dişi üreme yollarında aynı zamanda üretra, gözler, boğaz, anüste enfeksiyon yapar. Korunmasız ilişki ile geçer,gonoreli bir erkek ile ilişki kuran her kadın enfekte olmaz. Sadece %60-90 kadında enfeksiyon olur. Kadından erkeğe bulaşma ise daha zordur. %20-40). Kadınlarda en çok rahim ağzına yerleşir, takiben üretra ve Bartholin bezlerini tutar. Gonore belirtileri;
- Vajinal akıntı (sulu, kremsi veya hafif yeşil),
- İdrar yaparken ağrı veya yanma hissi,
- Sık idrara çıkma,
- Cinsel ilişkide ve alt karın bölgesinde ağrı.
Gonorenin en önemli komplikasyonu pelvik iltihabi hastalığıdır. Bu enfeksiyonun tüplere ve yumurtalıklara kadar ilerlemesidir. Kısırlık ve bir çok komplikasyona neden olur.
Tanı: Klinik olarak tanı konabilir ama bunun vajina kültürü ile doğrulanması gerekir.
Tedavi: Gonore bakterisi antibiyotiğe son derece duyarlıdır ve genelde tamamen iyileşme sağlanır.
Trichomonas vaginalis: Kadınlardaki patolojik vajinal akıntıların en önemli sebeplerinden birisidir, paraziter bir enfeksiyondur. Bazen belirti vermeyebilir, en sık bulgusu sarı ,yeşil renkli, köpüklü akıntıdır. Muayenede serviks çilek görünümündedir ve akıntı bazen kötü kokuludur. Bazı durumlarda enfeksiyon aktif halde değildir, kişi sadece taşıyıcıdır.
Tanı: Kliniğinin yanı sıra alınan akıntı örneğinin direkt mikroskopta bakılmasıyla hareketli trikomanaslar görülür, ayrıca bazen başka bir nedenle alınan servikal smearde trikomanaslar saptanır.
Tedavide: Hem sistemik ilaçlar hem de lokal ovüller kullanılır. Trikomanasta eş tedavisinin de yapılması iyileşme oranını arttırır, tedavi süresince kondom kullanılması oldukça faydalı olur.
Herpes simplex tip 2: Herpes simplexin iki türü vardır, tip1 dudak etrafında uçuk şeklinde lezyonlara neden olurken tip 2 ise genelde genital bölgede uçuk yapmaktadır.
Virüs ilk defa enfeksiyon yaptıktan sonra sinir düğümlerinde sessiz olarak yıllarca bekleyebilmekte ve uygun ortam ve zamanda yeniden enfeksiyona neden olabilmektedir. Bu nedenle hsv enfeksiyonları sinsi enfeksiyonlardır. Kuluçka süresi 2 gün-3 hafta arasında değişir, ilk atak da içi su dolu ağrılı kabarcıklar meydana gelir. Tükürük, meni ve vajina sekresyonlarında virüs bulunabilir.
Herpes kabarcıkları hafif kurut şekline dönüşür ve sonra tamamen kaybolur, virüsler omurilik düzeyinde sinir köklerine gider yerleşir ve burada inaktive halde beklemeye başlar. Pek çok kişide vücut direnci düştüğünde , ilk bölgeye yakın bölgelerde reenfeksiyona neden olur.
Tanısı: Klinik olarak, sürüntüden veya kandan alınan bazı tetkiklerle konur ama bunun ilk enfeksiyonmu, reenfeksiyonmu olduğu anlaşılması zordur.
Tedavi: Bunlar için bazı antiviral ilaçlar mevcuttur, bu ilaçlar virüsü tamamen ortadan kaldırmayıp atağın şiddetini azaltmakta ve atak araları süresini uzatmaktadır. Ayrıca lokal antiviral kremlerde kullanılır. Enfeksiyon bölgesini temiz ve kuru tutmak, elle dokunmamak, veya dokunduktan sonra hemen elleri yıkamak gereklidir. Lezyonlar tamamen iyileşinceye kadar cinsel ilişkiden kaçınmalıdır.
Riskleri: eğer gebelikte bu virüs alınmışsa bu virüs bebeğe geçebilir. Aktif herpes olan kadınlarda sezaryen tercih edilmelidir aktif enfeksiyon yok ise şart değildir.
Sifiliz: Treponema pallidium adı verilen bir bakteri tarafından yapılır, hastalık evreler halinde ilerler.
Pirimer sifiliz: Temastan sonra genital bölgede şankr denilen ağrısız lezyonlar yapar, bu ağrısız olduğundan çoğu zaman önemsenmez, lezyon tedavi edilmediği taktirde 6-8 haftada gerileyerek kendiliğinden kaybolur.
Sekonder sifiliz: İlk lezyonun görülmesinden 6 hafta- 6 ay sonra mikroorganizmaların kan yolu ile yayılması sonucu eklemlerde enfeksiyon başlar, ciltte döküntüler olur ve bunlar da 1-3 ay içinde kaybolur. Bu dönemde genital bölge civarında kondyloma lata adı verilen nemli, düz ve yüksek bulaştırıcılığa sahip lezyonlar görülür.
Latent sifiliz: Tedavi edilmediğinde sekonder sifilizin belirtileride kendiliğinden kaybolur ve sessiz enfeksiyon halini alır, sadece kan testlerinde hastalık görülür,% 25’inde zaman zaman alevlenmeler olabilir.
Tersiyer sifiliz: İlk enfeksiyondan yaklaşık 10 yıl sonra ortaya çıkar (Bu %35 inde görülür). Bunda kardiyolojik,nörolojik ve diğer sistemik lezyonlar görülür.
Tanı: Kanda ve vajinal sürüntülerde serolojik testler ve PCR testleri ile tanı konulur. Taze lezyonlarda T. pallidium florasanlı mikroskop incelemesi ile görülebilir.
Tedavi : Sifilizin tedavisinde hangi evrede olursa olsun antibiyotikler kullanılır ve takipte de antijen titreleri ölçülür.
Gebelik ve sifiliz: Gebeliğin herhangi bir döneminde veya doğumda anneden bebeğe bulaşabilir ve bu durum konjenital sifiliz olarak adlandırılır, ölü doğuma ve ciddi kemik bozuklukları ve sinir sistemi ile ilgili hastalıklara neden olabilir.
Molluscum kontagiosum: Cilt teması ile ulaşabilen bir virüstür (poxvirüs), dolayısıyla cinsel ilişki esnasında da bulaşabilir, geride siğil benzeri küçük kabarcıklar olur, tedavide elektrokoterizasyon yapılır.
Uyuz: Sarcobtes scabei adlı mikroskobik parazit tarafından yapılır ve ciltten cilde temasla bulaşır. Cinsel yolla, havlu, nevresim gibi eşyalar yoluyla da bulaşır. Uyuz tedavisi etkili kremler yoluyla yapılır.
HIV(Aids): Hıv bağışıklık sistemini çökerten bir virüstür. Virüs meni, kan, anne sütü ve vajinal, rektal sıvılar dahil olmak üzere vücut sıvılarında bulunur. Bu sıvılar başka bir kişinin vücuduna girerse o kişide hıv geliştirebilir. Hıv doğum esnasında anneden bebeğe geçebilir, ayrıca emzirme, ortak iğne kullanma, kan ürünleri yoluyla da bulaşabilir. Cinsel yolla bulaşma prezervatif kullanımı ile önlenebilir.
Hepatit B-Hepatit C: Hem cinsel yolla hem de kan ürünleri, ortak iğneler yoluyla bulaşabilir. Hepatit B emzirme esnasında anneden bebeğe geçebilir, önlemek için bebek doğduktan hemen sonra hepatit B immunglobülin bebeğe uygulanır ve aşılama başlanır. Hepatit C karaciğeri etkileyen kronik bir enfeksiyondur, kesin tedavisi yoktur.
Mycoplasma ve Ureoplasma enfeksiyonları: Bunlar doğada yaşayan ve bilinen en küçük tek hücrelilerdir. Diğer mikroorganizmalardan farklı olarak bir hücre duvarı içermezler, bundan dolayı hücre duvarı üzerine etkili olan antibiyotikler etkisizdir.
Mycoplasma hominis ve ureoplasma urealyticum genellikle ürogenital sistemin yüzey mukozalarında bulunur, cinsel yolla bulaşır ve ürogenital sistemin pekçok hastalığı ile ilişkilidir.
Mycoplasmalar vajinite neden olmaz fakat bakteriyel vajinozisli hastalarda çoğalan çeşitli mikroorganizmalar arasındadır ve vajinozis gelişimine neden olabilirler bu da pelvik inflamatuvar hastalığa neden olur,yani bunlar fırsatçı mikroorganizmalardır.
Tanısında kültür ve alınan örneklerde Pcr testlerinden yararlanılır.
Tedavisinde ; Klasik antibiyotikler bunların hücre duvarı olmadığından dolayı etkisizdirler. kültür sonucuna göre antibiyotik verilir ve 15 gün sonra kültürle tedavi sonucu değerlendirilir.